buraya çöp dökmek yasaktır beyler.

birazdan yazmış olmak için yazacağım. şimdiden kusuruma bakmayınız.

bi de başlıkta adı geçmişken dinlemeden geçmeyelim.

iki(2) gündür adeta açlık grevindeyim, yani diyetteyim yanlış olmasın. yemek yemeyi dünyanın en güzel şeyi olarak gören ve kahvaltıyı peksevgilisüreya gibi safi mutlulukla ilişkilendiren bi insan neden diyet yapar sorarım size, neden, niçin? yoksa aynadaki ben, beni ele mi geçiyor? üzülüyorum. ve açım. bi daha üzülüyorum.
iki(23546437) gündür siktir etme çabalarım meyvesini verdi. -bilmenizi istiyorum ki ben öööyle bissürü insanın okuyacağını bile bile öööyle rahat rahat küfür edemem- nasıl içten gelmiş tahmin edilesi. aslında ben gerçekten küfretmek istemiyorum hele ki ağzına yakışma konusunda dipteyim sondayım depresyondayım çocuklar. zaten kimin ağzına yakışır ki. ama inanın küfürlerim yönlendiği kişiye cuk oturuyor.
bu aralar tivitırım -galiba- göndermelerle, laf çarpmalarla doldu taştı. bu sabah karşılığını da gördüm. laf aramızda bi daha küfrettim. güzel yanı tüm o kızgınlıklarıma rağmen bi türlü nefret edemediğim adamdan nefret ettim. endişeymiş, değer vermekmiş, özlemekmiş, gözünün önünden gitmemekmiş, şu kadarcık kaldı içimde. pes ettim.
bazen kötü şeylerin sonunda iyi birtakım şeyler de olabiliyormuş. umut hiçbir zaman tükenebilen bi şey değildir demiştim. hatırlarsanız.
aklımı kurcalayan bi iki soru kalmadı desem yalan. eyvallah. hani anlıyorum aslında bazı adamlar beni sevemiyorlar. bazı adamlar seviyormuş gibi yaptıkları birilerini unutamıyorlar, kim bilir belki unutmak istemiyorlar. o bazı adamlar hiçbir zaman gerçekten sevemezler. neyse tamam buraları bi şekilde anlıyorum, kabul ediyorum da. hayatımın sadece bu bazıadamlardan ibaret oluşu nedendir, bilen söylesin nolursunuz. çekiyor falan mıyım, şanssız mıyım, kadersiz, bahtsız mıyım dostlar?
mesela ben bazen buralara fazlayım diye düşünüyorum. olağandır belki emin değilim. ya da buralar fazla küçüktür. sığamıyoruzdur. kimsecikleri sığdıramıyoruzdur. uzun zamandır tepemize çökmüş, ciğerimizi kurutmuş, kafaları allak bullak etmiş biri vardır da o bi türlü kıpırdamıyordur yerinden. rica etsem arkalara doğru ilerleyebilir miyiz?
dünyanın en güzel kurabiyeleri aklıma düştüğünden beri konsantre olamıyorum klavyeye, elli kez yazım hatası yaptım ve evet dünyanın en güzel kurabiyelerini bi arkadaşım yapıyor ve evet tarifini kimseciklere vermiyor. hakkı var. yalan yok.
iki(2) gündür beklediğim çokça şey olmayacağını ispatlamak için bir bir fişlerini çekiyor. benim çekemediğim fişlerin bi şekilde çekiliyor oluşu pek tabi güzel ve yöntemi umrumda değil. ama aklıma düşmedi desem yalan 'ya sadece elektrikler gitmişse?' fark etmez diyorum. buralar nasılsa her türlü karanlık. beni bi süre idare etsin yeter. yoksa çıkıp pencereye bağıracağım avaz avaz. içim doldu. taştı. taşacak.
telefonumun ışığı yanıyor. mesajsa turkcelldir, cevapsızsa annemdir mantığı kafamı tapuladığından elimi uzatıp almaya bile üşeniyorum. çünkü beklenen adımlar gelmiyor. mesaj mı atacak sandınız? beklenen adımlar artık beklenmiyor da. varsın benden uzak olsun. bi de bu türlü deneyelim. hala bile mutsuzsam diyeti bozacağım.

şimdi ben ne yazdım, ne anlattım, ne anladınız inanın pek bi fikrim yok. pek bi fikrim olmayan konulara bi yenisi ekledik. canımız sağolsun.

3 yorum:

  1. yalnız hayat o bazı adamlardan ibaret sanırsam:)
    Şu son iki(2) yılda hiç etmediğim küfrü ettim. Küfrettikten sonra anladım ki kavgalar, dalaşmalar boş. Ana avrat söv de rahatla, vallah billah :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben galiba başka türlü bazı adamların da varlığına her zaman biraz biraz inanıcam. aptalca ya da çocukça ya da adını sen koy bir şekilde umut var. ve eskiden rahat rahat lan bile diyemeyen bir insanı şu hale getirenler utansın be mokoko. bu saatten sonra anca rahatlamak için bi şeyler yapılır zaten. eyvallah.

      Sil
  2. tabi her zaman bi umut olsun içinde, ne aptalca ne de çocukça ;)

    YanıtlaSil