Çok şey değil, beni hatırla istiyorum.
Arada bir ama, öyle sık olmasın. Olmasın ki bir anlamı olsun.
Bir kız vardı de, çok üzmüştüm zamanında.
Çok sevmiştim de yine de çok üzmüştüm.
Bir kız vardı de, ama ne kadar vardı, öyle böyle değil.
Çok üzülmüştü de yine de çok sevmişti.
Şu kadarcık hakkım varsa sende, beni unutma istiyorum.
Biliyorum, koku demiştin, kokunu içime çektiğimde seni hiç unutamayacağım demiştin. Hoş, unutmak da istemiyorum zaten, orası ayrı demiştin.
Biliyorum, unutamayacağın hiçbir şey paylaşamadık seninle.
Gelmedin, gelemedin belki de.
Ama de n'olursun, bir kız vardı de.
Beş yüz küsur kilometreye inat aşık olmuştuk de.
Durduk yere anımsa beni istiyorum.
İçin cız bile etsin istiyorum, keşkelerin olsun benim için.
Özle istiyorum.
Canını yakabilmek bile istiyorum inan.
Çünkü elle tutulur hiçbir şeye sahip olamadık seninle.
Hatıralarım içinde bir yerlere dokunduğu sürece varım çünkü senin için.
Kulağa hoş gelmiyor biliyorum ama gerçek bu, biliyorsun.
Canımı yaktığın kadar canın yansın istiyorum.
Yansın ki hala beni hatırlıyor olduğunu bileyim.


Oturup da saatlerce sesini duyduğum kaldırım taşı bile canımı yaktı bugün.
Sevgilim, hala mı özlemedin?
Aklın almadığı şeyleri lunaparkın ışıkları alıyor bu şehirde.
Ankara'yı sadece deniz olmadığı için sevemeyenleri anlamıyorum.
Anlamadığım onlarca şeye bir yenisi ekleniyor.
Ben mesela.
Bu kadar çabuk alışabilmiş olmanın yanında böylesine inanmış olmak nedendir anlamıyorum.
Tüm o -sayılı- günlerin gerçek olmadığı ihtimalini toprağın altına gömüyorum.
Gömüyorum ki kar yağıp buz tuttuğunda sakladığım yerleri unutayım.
Buralara sık sık kar yağar sevgilim, sen bilmezsin.

"Geleceğim o iki üç güne neler sığdıracağımı bilemiyorum ama seni kalbime sığdıramayacağım kesin."

Ben mesela.
Bu kadar çabuk değişebilmiş olmasını değil üç, on üç durak fazladan yürüsem de çözemiyorum.
Ki aslında değişemez de zaten.
Çünkü sevgilim, adın üstünde -hala-.
Hasta olayım diye çene titreten soğukta yangın merdivenine oturmuş sigara içiyorum.
Madem gittin unuttur kendini diyorum.
Hiç mi acımıyorsun bana diye düşünmekten ellerim titriyor.
Beynim kendi kendini çürütecek içeride.
Boğazımın ortasında nasıl bir şey oldun da düğümlenip kaldın, sen bilmezsin sevgilim.


"Sesini duymadığımda kendimi güçsüz hissediyorum."

O kadar acıttın ki canımı söküp içimden pencereden fırlatayım diyorum.
Bu kadar güzel olmasaydın keşke de bu kadar acımasaydım demeden duramıyorum.
Ben mesela.
Eninde sonunda her şeyi hep güzel hatırlarım sevgilim, sen bilmezsin.
Fotoğrafların göz kırpıyor, yeminler ediyorum.
Gözümü kapattığımda sesin kulak zarımı yakıyor.
Çünkü orda hala beni seviyorsun, biliyorum.
Söylenecek her şeyin tükendiği çizgilere basmadan da yürünmüyor ki.
İnan maalesef ki uçmayı bilmiyorum.
Ama merak etme hayal kurmayı bırakmıyorum.

Işık hızında biten güzelliklere kadeh kaldırıyorum.

Seni güneş kadar özledim.