Yordun beni be sevdiğim.
Bir iki gece izne çık bari ne bileyim.
Bir iki gece güzel uyuyalım.
Sonra kahvaltı falan yaparız merak etme.
Çay sevmezsin sen, ben karpuzun çekirdeklerini de ayıklarım.
Ama gözünü seveyim.
Bu belirsizlikler insanı öldürür bir gün.
Sahi sen nasıl?
Peki, ben vazgeçerim.
Varsın balık ekmek de yemeyelim de bir şey söyle.
İnan çok yordun beni.
Ben kaçıp gideceğim buralardan, az kaldı.
Ütünün fişini çekmiş miyim bir bakıver.
Yanık kokusu saracak her yeri.
Severiz de aslında ama laf olsun.
Sen merak etme diyorum.
Gelecek olursan eğer sahlep de içeceğiz erken vakitlerde.
Ama bir şey söyle artık olmaz mı?
İnsan iki de bir dönüp arkasına bakmaktan yol alamıyor çünkü.
Tükettin beni be sevdiğim.
Öldüreceksin günün birinde, az kaldı.
Seni gördüm.
En umudu kestiğim, son görüşüm de o merdivenin başındaydı yedi ay kadar öncesi, dediğim zamanda gördüm.
Kilo mu vermişsen artık her ne olmuşsa tanıyamadım arkadan.
Sırf bunun için bile mutsuz olunurdu da her şeyi boşver ben seni gördüm.
Hala da nasıl seviyorsam allah kahretsin.
Gördüm işte.
O karşında oturanı da gördüm.
Aramıza eklenen bir yenisi daha işte dedim, geçtim.
Umrumda bile olmadı emin ol.
Senin beni görmemiş olman kadar üzmedi bile.
Oysa bıraksalardı da o karşındaki masaya otursaydım.
Kime neydi.
Üzüleceksem üzülürdüm, seviyorum ben kime neydi.
Onlar kimdi ki izin vermiyorlardı.
Arkadaşlarımdı.
Ama ben seni gördüm.
Üç masa arkamda oturuyordun sen.
Arkan dönük.
Ne olurdu beş dakika fazla görseydim.
Anlamıyorlar, boşversene ben seni gördüm.
İyiliğimi falan düşünmesinler, iyilik mi kalmış bu saatten sonra.
Kimseye bahsini bile açamam ki artık.
Çünkü herkes her şeyi ne de güzel biliyor.
Senden vazgeçtim diye seni sevmekten de vazgeçmek mi lazım.
Senden kaçtım diye, nolurdu sanki o masaya otursam.
Kime ne, ben seni gördüm.
Gelip de konuşamazdın benimle bilmiyor muyum.
Merak işte.
Beni gördüğünde nasıl bakacağını bilsem yeterdi.
Anlardım ben.
Sen yine yormazdın kendini.
Sen de görseydin ya beni.
Ben nasılsa o sim kartını kırıp atamadım, bakardım belki -değil kesin- silinmeyip saklanacak bir şey daha olurdu.
Şimdi senin haberin yok ama.
Ben seni gördüm.
Boşversene.
Gülerek akan yaşlara bir yenisi.
Yazamıyorum.
En ufak bir duygu kırıntısına heba edeceğim bütün kelimeleri.
Yok olmuyor, yazamıyorum.
Her şeyi böyle bir çırpıda bitirmese miydik?
Arada bir de olsa iyi geliyordu sanki bir köşede sıkışıp kalmış varlığı.
...
Sen.
Ölüyordun.
Lan.
Ne.
Diyosun.
...
3 ay 14 gün.
Birazdan tam 3buçuk olacak.
...
Ama yazamıyorum.
Böyle de olmaz ki.
Hep o eski şarkıları dinliyorum üstelik.
Kalemi elden düşüremediğimiz zamanları yad ederekten hani.
Olmuyor.
O duygu başka herhangi bir -hiç-kimseyle aynı yeri almıyor.
...
Yarından sonra benim doğum günüm.
Birazdan yarın olacak.
Korkuyorum.
Ben yine büyük konuştum.
Şöyle yapmazsa şöyle yapacağım gibilerinden.
...
Sen.
Mutluydun.
Bir.
Zamanlar.
...
Şimdi bile, hala yazamıyorum.
Ben bunu hiç beğenmedim, söyleyeyim.