Akan zaman değil, mesafelerdir.

Ben akıllanmıyorum, alışıyorum.
Hala koskoca bir yıldır çakılı kaldığım yerimdeyim ve kıpırdayamıyorum. Olduğum yere kilitler ekliyorum.
Her gün aynı saatte uyanıyor, aynı hiç de benim olmayan kahvaltıyı yapıyor, aynı dinlemediğim derslerde uyukluyor ve şimdilere özgü bir yenilik olarak aynı barın aynı balkonunda saatler geçiriyorum.
Ben alışamıyorum, üstünü kapatıyorum.
Biraz daha anlayışlı olamadığım ortamlarda biraz daha kalamıyorum.
Bizi öyle çok özlüyorum ki şu ana kadar aslında biz diye bir şeyin hiç olmamış olması ihtimalini şu saatlerce oturulan balkonun yakınına bile yaklaştırmıyorum.
Ben üstünü örtemiyorum, yerine koymaya çalışıyorum.
Herhangi bir açıdan tutar tarafı olmayan hikayelerin mutlu sonunu hayal ediyorum. Başarabilmeme dair en ufak bir ihtimalde tüm gardımı bir çırpıda hiçe sayıyorum.
Yolunda gidebilme ihtimali olanlar ise bir türlü içime sinmiyor. Hiçbirini yeterince sana benzetemiyorum. Birilerinin kalbini kırıyorum.
Ben yerine -kimseleri- koyamıyorum, zaman öldürüyorum.
Günlerin aynılığından ziyade canımı asıl değişime dair tamamen ümidimi kaybedişim acıtıyor.
Hala da değişimden kastımın bir gün geri geleceğin olmasının bahsini dahi açmıyorum. Neden aramayı bile bıraktım da yine de şu çok olan lanet duygudan kurtulamıyorum.
Ben zaman öldüremiyorum, zaman beni öldürüyor.

Ve tüm bunlara sebep olan şarkıyı lütfen siz de en az benim kadar sevmeyiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder